Off ulan ne güldüm ya :))

71 Yaşında Üniversite Hayalini Gerçekleştiren Mahir Demirci, Aldığı Disiplin Cezaları Nedeniyle Okuldan Atılmak Üzere

Geçtiğimiz sene 71 yaşındayken üniversite sınavını kazanarak bir hayali gerçekleştiren ve bu azmiyle herkese örnek olan Mahir Demirci, henüz öğrenim hayatının ikinci senesindeyken aldığı disiplin cezaları nedeniyle okuldan atılma tehlikesi yaşıyor.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü'nde ikinci senesini okuyan Demirci'ye, bugüne dek sınavlarda usulsüzlük yapmak, bayan öğrenci ve öğretim görevlilerine cinsel tacizde bulunmak ve döner sermayeyi dolandırmaya teşebbüs gibi çeşitli suçlar nedeniyle defalarca disiplin cezası veren üniversite yönetimi, yaşlı öğrenciyi okuldan temelli olarak uzaklaştırmanın bir yolunu bulmaya çalışıyor.
Dekandan veryansın
Geçtiğimiz yıl Afyon Kocatepe Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü kazanan Demirci’nin, üniversitede geçirdiği bir yılı aşkın süre boyunca 5 kez kınama, 2 kez de 15'er günlük uzaklaştırma cezası aldığı öğrenilirken, okulun Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı Fahir Günaltay, düzenlediği basın toplantısıyla yaşlı öğrencinin durumunu değerlendirdi.
“Okumaya niyeti yok”
Mahir Demirci'nin okula ilk kayıt yaptırdığında doğal olarak çok mutlu olduklarını ve başta kendisine gereken hürmeti de gösterdiklerini belirten Dekan Günaltay, "Hem bu yaştaki okuma azmiyle öğrencilerimize güzel bir örnek olur, hem de hayat tecrübeleriyle onlara rehberlik eder diye umuyorduk; ancak maalesef aradan geçen süre içinde olaylar hiç beklemediğimiz şekilde gelişti. Ne yazık ki Mahir Dede’nin okulumuza faydadan çok zararı dokundu. Biraz ağır olacak belki ama kendisi buraya okumaya, öğrenmeye değil, yani çok afedersiniz resmen itlik serserilik yapmaya gelmiş.” sözleriyle, Demirci’nin okullarında bulunmasından duyduğu memnuniyetsizliği açık yüreklilikle ortaya koydu.
Vukuatlarına ilk haftadan başladı
Mahir Demirci’nin daha okula başlar başlamaz disiplinsiz davranışlar içerisine girdiğini ifade eden Fakülte Dekanı, yaşlı öğrenciyle ilk günden itibaren yaşamaya başladıkları sorunları şu sözlerle dile getirdi:
“Okulun ilk haftası, bu adam toplamış sınıftaki bütün erkek öğrencileri, 'Gelin çocuklar, sizi benim mekana götüreyim de bir kaynaşalım' diyerek tutmuş pavyona götürmüş. Hepsi kafayı bulduktan sonra da hesabı bunlara takıp kaçmış mekandan. Öğrenci adam bunlar, ceplerindeki para belli tabii. Bir iki ay boyunca sınıfın yarısı derslere gelmeyince öğrendik biz de durumu, pavyonda hesabı öderken bir takım tatsızlıklar yaşanmış maalesef. Neyse ki şimdi yavaş yavaş yürümeye başladı birçoğu ama çocukların ailelerinden yediğim lafları ben bilirim..."
Ahlaksız teklifler
Demirci'nin sadece bölümdeki değil kampüsteki bütün bayan öğrenci ve öğretim görevlilerinin de kabusu olduğunu söyleyen Günaltay, "Sınıftaki bayan öğrencilerimiz başta, 'Aman da tonton Mahir Dedemiz gelmiş' diyerek buna yakınlık gösterme gafletinde bulunmuşlar. Sonra hepsi ağlaya ağlaya benim odama geldiler. Bir kısmını sözle, fazla yaklaşan ufak bir kısmını da elle taciz ettiğini biliyoruz. '2 evim var biri kirada, emeklim de var, seni yaşatırım' diyerek kampüsteki bazı bayan öğrencilerimize ve asistanlarımıza da bir takım çirkin tekliflerde bulunmuş. Kendisini tanıdığım kadarıyla bu yaştan sonra okumaya azmetmesinin en önemli nedeni de bu galiba. Libido zoruyla kasmış adam. Yaşından başından da utanmıyor hiç."
Mahir Dede'yi bugüne dek defalarca kopya çekmeye çalışırken yakaladıklarını belirten Dekan Günaltay, gergin bir atmosferde geçen basın toplantısını şu sözlerle noktaladı:
"Akılalmaz yöntemleri var. En son işitme cihazı diye kulağına taktığı şeyin bluetooth kulaklık olduğunu tespit ettik. Dışarıdan cep telefonu vasıtasıyla kopya alıyordu. Bir de hiç utanmadan kendisini yakalayan hocalarımıza rüşvet teklif ediyor. Bugüne dek okulun adı kirlenmesin, kimse '70 yaşındaki adama hiç acımadılar' demesin diye kendi içimizde küçük cezalarla halletmeye çalıştık ama artık gerçekten dayanacak gücümüz kalmadı. Gereken neyse yapacağız. İnceldiği yerden kopsun..."

Küçüklüğümden beri korku filmi izleyip korkarım ama bunun kadar hiç bi şeyden korkmadım !

Kahretsin

Laaaağn

Terslik

Gün içerisinde bir anda tüm dağların üstüne yıkıldığını düşün, o dağlar birbir seni ezerken düşündüğün gibi bir film şeridi her zaman için gözlerinde oynamaya hazır değildir. Her şey insanların düşündüğü gibi gitse ve bitseydi. Sorunun anlamını dahi bilemezdik.

Ben bu yazıyı, bir terslikten fazlası için yazıyorum. Bazı şeylere insan kendini fazla bağlar, bu tıpkı bir insanın hep aynı kalması, fakat onunla ilgili her “güzel” hayalin yeni baştan kurulabilmesi gibidir. Sorunun merkezi her zaman hayallerdir ama bizler insanlardan tepki aldığımız için duygularımıza yüklenmek yerine insanlara küfrederiz. Satırları tamamlamak zor bir hal alıyor, bu gece çok yorgunum ve sanki oluşturduğum hayali duvarı bir vinçle yıkmışlar. Arkam rüzgar alıyor ama ben yine de terliyorum, sanki bir sınavın ortasında okunmuş suyumu unuttuğum aklıma geliyor ve hiç gereği yokken strese giriyorum. İnsanları güldürmek hoşuma gidiyor ama bazen ağlatsam hiç fena olmaz diyorum. İşler her zaman tıkırında gitmiyor ya da hayat her zaman “ballı süt” (çok severim) tadı vermiyor. Bunları aşmak hep zaman kalıyor, zamanla atılan çığlıklar duvarları aşındırıyor. Ben boş gözlerle bakıyorum, insanlar ise beni halimden memnun sanıyor.

Bir terslik kulağıma; “sen bittin” diyor ve ben bir süreliğine fişi çekilmiş bir makineden farksız oluyorum.

İyi, Kötü, Salak

……..Birçok kötü, hatta alçak tanıdım. Çoğu neşeli insanlardı. Hiçbirinde çekingen bir ruh haline rastlamadım. Kötüler atık, iyiler pısırıktır. Etrafınıza bakın, en heyecan verici, en eğlenceli insanlar hep sahtekarlardır. Çünkü sahtekar sempatik olmak zorundadır. İyinin böyle bir mecburiyeti yoktur. İyi sıkıcıdır. Kadınlar “iyiler” e değil, güvenilmez erkeklere aşık olur. Bu yüzden zaten aşk denen altüst oluşla ancak bir üçkağıtçı başa çıkabilir.

Aşkın tadını çıkaramaz iyiler. Onlar sarılıp sessiz bir uzanmayı aşk zanneder. Tekdüzedirler. Yavaştırlar. Kadınlar da onlarla dertlerini paylaşır ama gidip güvenilmezle sevişirler. Tutku kötülerin işidir. “Sessiz ve efendi bir insan” cümlesi ile tanımlanan bir iyilik kolaydır. Sahtekarlık daha zordur, maharet ister.

Zeki, hızlı ve atak olmak zorundadır. Enerjiktir.Üçkağıtçı….Sahtekarın en başarılı şekli. İyi bir hatiptir o. İnandırıcıdır. Konuştuğu zaman etrafındaki “tüm iyi ve dürüst” insanlar ağzının içinde kaybolur. Hem çok iyi fıkra anlatır hem de hüznün tüm renklerinden haberdardır. Kahkahasında pirzola tadı, hüznün de ise bazen ölümün sesi vardır. Adam başarılıdır. Yeteneklidir. İyilik kolaydır, kötülük ise maharet ister. İyi olmak için kimseye kötülük yapmamak yeterlidir. Ama kötü olmak için daha çok çalışmanız gerekir. İyi, kötü karşısında güvensiz, enerjisiz, çaresizdir.

Filmlerde bile, iyi kötünün hakkından gelemez. “Yeminini bozar” ve kavgaya girer. Oysa kavga kötünün mesleğidir aslında. Biz “iyi” seyirciler perdedeki iyi adamımız kan döktükçe rahatlarız. Ve iyi kötüyü yendi diye seviniriz. Oysa artık hepimiz kötüyüzdür filmin sonunda. Hatta biz “kötü” den daha çok insan öldürmüşüzdür. Bir iyi için en zor olan, kötüye “Sen kötüsün” demektir. Çünkü iyi, utangaçtır.

Hırsıza “hırsız” diyemez. Kötünün yerine utanır, sahtekarın yerine yüzü kızarır, hırsızın yerine yerin dibine geçer. Bu sırada kötüler, sahtekarlar, hırsızlar deli gibi eğlenmektedir. Çünkü onların yerine utanan, sıkılan, yerin dibine geçen bir çok iyi insan vardır. Şeytan bile bazen yorulur kötülük yapmaktan. Ama hayatlarını salt kötülük yapmaya adayanlar asla durmazlar, bunu çok iyi biliyorum.

Güzel kıyafetleri, biryantinli saçları, resmi arabaları, siyah gözlükleri ve korumaları vardır. Ama ruhları şeytandır. Kötünün en büyük avantajı iyideki kahrolası utanma duygusudur. Bu duygu iyiyi öylesine zayıf düşürür ki ağzını açıp bir kelime bile söyleyemez. Halbuki öylesine kararlı çıkmıştır ki kötünün karşısına. Her şeyi açık açık söyleyecektir. Başına gelecekleri çoktan göze almıştır!…Yapamaz. Çünkü iyiler korkaktır. Çünkü iyiler herkese acır, en çok da kendilerine.Susmak, acımak, utanmak, korkmak…

Farkında mısınız, ey iyi insanlar, ne kadar sıkıcı şeylerle uğraşıyorsunuz! Kötüler kazanınca da şaşırıyorsunuz! Tarih boyunca iyiler kazanmasa da, bir şekilde de ayakta kalmayı başardılar. İyinin yazgısı bu.Şeytan her zaman saldıracak, yere yıkmaya çalışacak, akılları karıştıracak ve iktidarına devam etmeye çabalayacaktır. Babalarımız iyi insanlardı ve bize de iyi olmamızı öğütlediler.Biz de iyi insanlarız.

Ve çocuklarımıza da aynı şeyi öğütlüyoruz.Hepimiz kötülerin yanında çalışıyoruz.

Haydi iyi insanlar!Haydi sessiz, efendi, sıkıcı, korkak, utangaç ve iyi insanlar!Çalışın !Kötülerin Size ihtiyacı var !
The Infamous Middle Finger