Manni: Lola, ben ölsem ne yapardın?
Lola: Ölmene izin vermezdim.
Manni: Pekala ya ölümcül bir hastalığa yakalansaydım?
Lola: Bir yolunu bulurdum.
Manni: Ya komada olsaydım ve doktor ”sadece bir günü kaldı” deseydi?
Lola: Seni denize atardım. Şok terapi.
Manni: Tamam ama yine de ölseydim?
Lola: Ne duymak istiyorsun?
Manni: Söyle hadi.
Lola: Rügen’e giderdim ve küllerini rüzgara doğru atardım.
Manni: Ya sonra?
Lola: Ne bileyim ben sorun çok saçma.
Manni: Ben cevabı biliyorum. Beni unuturdun.
Lola: Hayır!
Manni: Kesinlikle unuturdun yoksa hayatına devam edemezdin. Tamam ilk haftalar yas tutardın. Fena fikir de değil. Gerçekten üzülecek, ağlayacak, yas tutacaksın. Her şey bitti gibi gözükürken, herkes senin için üzülürken, ne kadar güçlü bir kadın olduğunu kanıtlardın. Herkes senin için ” Ne güçlü bir kadın ağlayacağı yerde nasıl da dimdik duruyor.” derdi. Ve bir gün yeşil gözlü bir yakışıklı çıkardı karşına. Çok anlayışlı, şefkatli, bütün gün seni dinleyen bir tip. Ona ne kadar acı çektiğini anlatırsın. Yaşadıklarının senin için ne kadar zor olduğunu hayatın devam ettiğini ve zamanın ne göstereceğini bilmediğini söylerdin. Ve sonra beni silip onunla birlikte olurdun. Bu işler böyle yürür.
Lola: Manni.
Manni: Ne?
Lola: Sen daha ölmedin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder