-aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.

iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci…
-çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.


- Kuşları sevdiğini bilmiyordum.
+ Konuşmayan her şeyi severim.

Aynen :))

image

Gs-Fenerbahçe

Her sene aylar öncesinden, daha fikstürün çekildiği ağustos gününden hayaller kurduran, heyecanı günler öncesinden başlayan şu derbiyi hakkında tek kelime etmek istemediğim bi hale getiren insanlara söyleyecek sözüm yok zira 3 temmuzda başlayan süreçten bu yana söyleyecek bi sözüm kalmadı artık, yoruldum.

fenerbahçe geçtiğimiz sezon şampiyon olduğunda kadrosunda lugano gibi bir lider vardı. niang gibi geldiği takımda ve oynadığı milli takımda kaptanlık yapan bir oyuncusu vardı. mehmet topuz gibi 34 maçın tamamında 90 dakika oynayan bir savaşçısı vardı. santos gibi mevkisinde dünyanın en iyilerinden (bunu söyleyince de dalga geçiyorlar da adam arsenal'in bankosu oldu. daha geçen gün van persie, "bana carlos'u hatırlatıyor" diye açıklama yaptı) olan bir adamı vardı. ve bunlara sezon sonunda emenike gibi, şu sıralarda rus ligini sallamakla meşgul olan bir adam eklenmişti.

hepsi teker teker koptu, kopartıldı. tüm bunlara topuz'un sakatlığı da eklendi bugün. takım kenetlense de net bir güç kaybının yaşandığı su götürmez bir gerçek.

süreç bu oyuncuların yerlerini doldurma şansı vermedi fenerbahçe'ye. niang'ın yerine 15 milyon verip lille'den sow'u getirmek zor muydu? değildi elbet. anelka'yı, carlos'u getiren sow'u da getirirdi.. ama olmuyor işte be. eylül ayında sow'u getirdin, ocakta bank asya'ya düşmeyeceğinin garantisi yok. ocağa kadar düşmedin, aldın sow'u. unutturdu niang'ı. bu seferde haziran'da düşmeyeceğinin garantisi yok.

takımın içerisinde bulunduğu durum yönetime ve aykut kocaman'a hastalıklı bölgelere gerekli operasyonu yapma şansı tanımıyor. en fazla pansuman yapılıyor. yoksa onlar bilmiyor mu bienvenu'nun yetersiz, bekir-bilica ikilisinin yarım lugano, ziegler'in santos'un sol ayağı etmeyeceğini.. düşersen kiralık ziegler ve yobo sorun çıkartmadan gider, bienvenu bank asya'da oynamaya ses etmez. peki 15 milyonluk sow?

olmuyor işte. her an düşürülebiliriz düşüncesi boynumuzda ip gibi dururken yüklü transferlerin altına girilip gidenlerin yeri doldurulamıyor. bu şartlar altında yapılabileceklerin en iyisini yapmaya çalışıyor herkes.

en zorunu yapıp ayakta durmaya çalışıyorlar. hak ettiklerini (şike varsa bile bu oyuncuların terini bi kenara atmamıza neden değil) alamamış olmanın, şampiyonlar liginde oynamamanın acısını bi kenara bırakıp bursa'ya, galatasaray'a konsantre olmaya çalışıyorlar. trabzonspor bugün şampiyonlar liginde ikinci tur için kader maçına çıkacakken, emre'nin, alex'in, volkan'ın canı acımamış mıdır diye hiç düşünmüyoruz acımasızca eleştirirken..

bu takımı, aykut'u, emre'yi, volkan'ı yerden yere vurmadan önce herkesin bilmesi gereken bi şey var; bu takım çok zor şartlarda mücadele ediyor. koysanıza yahu kendinizi aykut'un yerine. niang ve emenike gibi adamları kaybediyorsunuz ve yerlerini aynı kalitede adamlarla doldurma şansınız yok zira 3 ay sonranız belli değil. 34 maçın 34'ünde savaşan topuz'un yerine koyun veya. biri geliyor boşuna oynadın hepsi yalandı diyor. kolay değil be. hiç kolay değil.

28 gol atmış geçen yıl alex. milyonlarca insanı 28 kere sevindirmiş 1 yıl içinde. çıkıp "o 28 gol yalandı, kurgulanmış senaryoydu" diyorlar.. "gidiyorum" dese peşine manu'ları, madrid'leri takacak 2005'teki alex değil evet. ama istese bi amerika, katar transferi çok rahat yapar. en kötü ihtimal her dakka twitter'dan kendisine yazan coritiba'ya imza atar, krallar gibi de oynar... gitmiyor. kalıyor, savaşıyor. hak ettiği şampiyonlar ligi'nde çarşamba gecesi ronaldo ve messi ile karşılaşmak yerine pazar akşamı ankaragücü maçında kendini yerden yere atıyor. hani söylemeyeyim dedim de neredeyse şu süreçten mutluluk duymama neden olacak kadar büyüyor yapılan haksızlıklar karşısında.

hayatının en mutlu günlerini yaşarken, 3 temmuz sabahı en zor günlere uyandı bir çok fenerbahçeli.

90'da gol atıp hiç tanımadığınız bir adamla kucak kucağa sevindikten aylar sonra o 90'daki golün bir kurgu olduğunu, stoch'un şutunun direkten dönmesinin, o direkten dönen topun santos'un önüne düşmesinin falan hep önceden kurgulandığını söyleyen gazetecilerin arkasındaki kitleye mantık çerçevesinde açıklamalarda bulunmaya çalıştınız mı?

şekip mosturoğlu'nun oğlunun, eşinin yerine koydunuz mu hiç kendinizi? kumandayı elinize her alışınızda açtığınız tv'de babanızın intihar haberini duyacak olmanın korkusunu hissettiniz mi?

hayalleri, sevinçleri, umutları çalınan 20 milyon insanı yeniden sevindirmek, yeniden hayal kurdurmak gibi kocaman bi göreve soyundunuz mu peki?

evet fenerbahçe eksik. evet fenerbahçe düştüğünde düştüğü yerden kaldıracak bir lugano'su yok. 2 kişiyi sırtına alıp kaleye giden bi niang'ı da yok. tüm bunlara, çalınan sevinçlere, umutlara, hayallere rağmen bu takım hala ayakta. savaşıyor, elinden geleni yapıyor. kime ne diyelim, nasıl kızalım. her şeye rağmen son yılların en büyük paralarını harcayarak en iyi ivmesini yakalayan galatasaray'ı ile aynı puanda fenerbahçe. play off'a dek yapması gereken 1. olacak takımın çok fazla arkasına düşmemek ki öyle bi durum olmayacağı da ortada.

şimdi bu son cümle tebessüm ettirdi kendi kendime. başkanı metriste, yöneticisinin intihar haberleri her gün medyada, golcüsü rusya'da, ruhu fransa'da.. ama fenerbahçe hala ayakta. taraftarı hala şampiyonluk hesapları yapıyor oturduğu koltukta.

bienvenu ile olmaz mı?

bu senede varsın olmasın anasını satayım. nolur arkadaş? lugano gittiği gün demiştim, gene diyorum; bu sene şampiyonluk değil fenerbahçelilik senesi.

.. bir tek seni sevdik gerisi yalan.al

Yıllarca Bu Anları Beklemedik mi ? :))

İki Kral..

en buyuk ridvan!!!



Hayal kırıklıkları müzesi





Mecnun:Hayal mi kırıklıkları müzesi o neymiş yaaa
Dede:Herkesin kurduğu kimi küçük kimi büyük hayaller vardır.bu hayaller bazen gerçekleşir bazen gerçekleşmez ama eninde sonunda insan mutlaka hayal kırıklığına uğrar uğramasıda gerekir çünkü bu onu hakikate bir adımda daha yaklaştırır insan olduğunun farkına varmasını sağlar ve yeni hayaller kurmayı öğrenir..
………………
İşte sende herkes gibi bütün hayallerinin gerçek olmasını istiyorsun Ama bu mümkün değil Evlat!!..
MEcnun:Niçin..
Dede:Hayallerinin gerçekleştikçe sen daha fazlasını istiyeceksin.Hep daha büyük hayaller kurmaya çalışcaksın hiç bşi sana yetmeyeye başlıycak hayallerin giderek büyüyücek büyüyüyecek ve günün birinde mutlakaaa hayal kırıklığına uğruyacaksın..
Unutma Evlat hayallerin ne kadar büyük olursa hayal kırıklığında o kadar gürültülü olur!!!..

Olamadıklarım için üzgünüm, beni olduklarımla kabullen. Yapamadıklarımı unut, yapabildiklerime tebessümlen...

Niye sen vampir misin gardaş

Fenerbahçe: 4-2 :Ankaragücü



Fenerbahçe'nin kendine olan güveninin gelmesi için rahat bir galibiyete ihtiyacı vardı..Ankaragücü maçı bu açıdan hedeflenen sonuca gitmede önemliydi..Güzel ve baskılı futbol ve alınacak bol gollü bir galibiyet sadece saha içini düşünmemizin imkansız olduğu şu günlerde saha içi adına önemliydi..Beklenen kadro sahadaydı..Emre ve Mehmet'in yokluğunda Selçuk ve Özer'in oynaması normal..Ankaragücü karşısına Stoch'u ilk 11'de başlatmanın doğruluğu da ortada..Aykut hoca Dia yedeğe girdiği ilk maç Stoch'a ilk 11'de şans verdi..Daha önce eleştiriyorduk oynatmadığı için ve kafasındaki hesabın oyunun devamında hamle kozunu elinde tutması olduğunu belirtiyorduk..Bunun doğruluğunu yedeğe de olsa Dia takıma dönünce görmüş olduk..Fenerbahçe oyuna temposuz ama baskılı başladı..Ziegler-Stoch kanadı ileri çıkmaya çalışıyor,Cristian arkadan destek vermek için kendini öne atmaya çalışıyor,Alex ve Bienvenu ise topu rakip yarı sahada tutmaya gayret ediyordu..Ziegler-Stoch işbirliği ile gelen oyunun başındaki ilk sol kanat bindirmesinde cezasahasında çoğalan bir takım görünce oyuncuların maça bakışları hakkında daha net bir fikir sahibi oldum diyebilirim..Fenerbahçe'nin bu sene en büyük eksikliği forvet bölgesinde..Bienvenu çok silik ve 'santrafor' kesinlikle değil..Böyle olunca tek forvet oynayan Guiza'dan çok ekstrem farklar yaratamıyor ve o da kendisini tıpkı Guiza gibi sağa sola atıyor..Böyle olup kanatlar yeteri kadar bindirme yapamayıp , Alex'de kalabalık rakip arasında kaybolunca oyunu açmanın tek yolu uzaktan şutlar ve duran toplara kalıyor..Duran toplarda etkisiz giden takımı Miroslav'ın muhteşem golü rahatlattı..Erken gelen bu gol oyunu ve Fenerbahçe'yi açar ve keyifli bir maç izleriz derken tempo dakikadan dakikaya düştü..Özer Hurmacı için benim kadar umutlu ve pozitif biri daha yoktur transferinden beri yaşanan süreçte..Çok istediğim,çok beklediğim bir oyuncuydu Özer..Karakter olarak da efendi ve bu kulübe uygun bir profildi Özer..Üstelik 2 senedir arkasında onu Özer Hurmacı yapan Aykut Kocaman ile çalışan Özer..Özer'in bu takımda oynayabileceği tek yer var o da Alex'in pozisyonu..İyisini kötüsünü bilmem..Ama sabit oynaması gereken bir bölgede görev verildiğinde Özer kendini de , takımını da dağıtıyor..Çok gezgin bir oyuncu Özer..Böyle oynadığı zaman hem görev bölgesindeki diğer oyuncuyu aksatıyor hem de oyun tarzından dolayı inanılmaz top eziyor..Sadece Özer yüzünden ilk yarı Alex De Souza resmen sağ ön oynadı takım hücumdayken..Özer'den ümidi kestim ben artık..Oynadığı zaman takımın dengesini bozmasın yeter..Çok iyi niyetli ve oyun zekası üstün bir oyuncu ancak aklın düşündüğünü ayak yapamıyor ne yazık ki..Fenerbahçe ilk yarıda Alex-Özer ve Stoch ile 2-0'ı yakalayabilecekken atağa çıkarken kaptırdığı topun dönüşünde devreye 1-1 gitmesine neden olan golü yedi..İkinci yarıya girerken yapılan Semih hamlesi teoride doğruydu fakat çok üzülerek yazdığım üzere 'Bitik Semih' ne yazık ki takıma hiçbirşey katamadan bir 45 dakikayı daha devirmek üzere oyuna girdi..Bunun üzerine Ankaragücü de etkili iki hücumla oyuna başlayınca işler iyice sıkıntıya giriyordu..Ta ki Cristian'ın müthiş şutuna kadar..Tıpkı Stoch'un ilk golü gibi..Kilitlenen oyunun kapısını tekrardan kıran bir uzun menzil daha..Cristian'ın kendine olan güveniyle de alakalı bu sene attığı goller..İnanarak topa vurmak çok farklı..


2-1'in ardından Stoch'un yetenek ve zekayı buluşturan müthiş golüyle oyun açılır ve özlenen farklı galibiyet gelir diye düşünmeye başlamıştık ki , Aykut hocanın hatalı değişiklikleri geldi..Alex bu maç Hürriyet faktörü ile çok darbe aldı ve biraz da sinirlendi..Galatasaray maçından önce Alex'i dinlenmeye almak çok saçma gelmeyebilir kulağa ancak oyunun kontrolü elindeyken Alex gibi takımı hem ileri taşıyan hem ileride tutan hem de topsuz alanda bile takımı yöneten bir oyuncuyu çıkartıp Stoch-Semih-Bienvenu ile oynadığın takıma Dia'yı eklersen , 3-1'den 4-2'ye kadar olan süreci yaşarsın..Aykut Kocaman'ın kafasındaki 4-4-2 ne yazık ki 4-2-4'e döndü..Üstelik o ortadaki ikilide ciddi biçimde yorulmuş ve artık ön alana çıkamayan Cristian-Selçuk ikilisiydi..Stoch'ta artık oyundan düşmeye başlamıştı ve Fenerbahçe ortasahası ile hücumu arasında bir bağlantısı olmayan , 4 oyuncusu ileride bekleyen bir takım haline dönmüştü..İş böyle olunca rakibiniz her ne kadar kötü ve organizasyondan eksik bir takım olursa olsun gelip tekrardan sizi strese sokabilecek golü atabiliyor..


Oyun ya 3-3 olacaktı ya da 4-2'ye geçecekti..Dia'nın sola geçer geçmez attığı gol ile maçın skoru belli oldu..Takım çok iyi oynamıyor..Forvetler çok etkisiz..Bu iş böyle ne kadar daha devam eder bilemiyorum..Gökhan bugün daha iyiydi..Yobo diyorum başka birşey demiyorum..Reto nerede ne yapacağını biliyor..Bekir canını dişine takmış mücadeleden asla kaçmıyor..Derbi öncesi iyi oynamadan atılan 4 gol , Stoch-Dia ikilisi , Gökhan'ın artan performansı , Emre'nin çarşamba sahada olacak olması ve Alex'in artık gol saatinin gelmesi güzel gelişmeler..Şimdi en sevdiğimiz maç geldi..Uzun zamandır bekliyorduk.. al
The Infamous Middle Finger