Yavuz: İnsanlar ne kadar mutsuz görmüyor musun? Sen istersen bütün bu insanları mutlu edebilirsin şuanda.
Eylül: Herkesi mutlu edemezsin Yavuz.
Yavuz: Ben mesela şuanda çok mutsuzum, malum olaydan ötürü. Malum durum beni mutsuz ediyor. Ama eğer sen beni seversen o zaman ben çok mutlu olucam. Ben çok mutlu olduğum zaman, mutluluk bulaşıcı. Ben herkese bulaştırıcam o mutluluğu. Beni keyifli gören mutlu olacak, mutlu olacak, mutlu olacak. Ondan sonra sen
Eylül: N’olmuş bana?
Yavuz: Sende mutlu olacaksın. Sen mutlu olunca n’olacak? Senin okuldaki öğrenciler, sokaktaki insanlar… Çünkü sende bulaştıracaksın. Mahalledeki kedilere kadar bulaştıracaksın onu. Herkes çok mutlu olacak. Eğer sen beni seversen, belki de bütün dünya çok mutlu olacak.
Eylül: Yalnız gözden kaçırdığın bir nokta var Yavuz. Mutluluk kadar mutsuzlukta bulaşıcı. Yani işin kötüsü mutsuzluk daha çabuk yayılıyor. Şimdi bizim ikimizden biri mutsuz olmaya başlayınca bu sefer biz böyle kırıcı insanlar olmaya başlicaz, böyle başkalarını da üzücez, mutsuzluk iyice yayılmaya başlayacak. O yüzden bırakalım da dünyayı bu karanlıktan başkaları kurtarsın.
Yavuz: Kontra atağa kalkıcam diye defansta adam bırakmazsan böyle olur.